Okyanusun ötesinde futbol deyince iki ayrı futbol geliyor aklımıza. Birincisi Güney Amerika'da oynanan, tangocularla sambacıların başını çektiği, kulüp takımları yurt dışında pek rağbet görmese de ülke takımlarının özellikle dünya kupasında yerkürenin dörtbir yanında taraftarı olduğu futbol. İkincisi ise yine Dünya Kupası başta olmak üzere uluslararası turnuvalarda izlediğimiz, 2009 Mini Dünya Kupası yarı finalinde bir devi, İspanya'yı yenip finalde başka bir dev takıma, Brezilya'ya kılpayı yenildikleri halde ülke takımına bir türlü ısınamadığımız ABD'de oynanan futbol.
Bu yazının amacı ikincisi, yani ABD'de oynanan futbol üzerindeki izlenimlerimi paylaşmak.
ABD'de futbol diğer çoğu ülkenin aksine popüleritesi görece düşük bir oyun. İlgi düzeyi Amerikan futbolu, basketbol ve beyzbolun yanına bile yaklaşamıyor. Dünya Kupası'nda iddiası zayıf takımların sürprizlerine çok heyecanlanan futbolseverlerin ABD'nin sürprizlerinden pek haz almamasının ve biran önce elenmesini istemelerinin nedenlerinden biri belki de bu. Yani oyuna hak ettiği ilgiyi göstermediklerini düşünmemiz! Yine de hiç umut yok değil. Her geçen yıl futbola olan ilgi biraz daha artıyor ABD'de.
Gelecekte artması muhtemel ilginin hem ülke hem de kulüp takımlarının başarısına etkisine geçmeden önce futbol liginden ve lig sisteminden biraz bahsetmek lazım. En üst düzey lig olan Major League Soccer (MLS)'de 18 takım var. Her takımın birbiriyle bir kez içeride bir kez de dışarıda karşılaştığı 34 hafta oynanıyor. Buraya kadar her şey normal. Ne oluyorsa bundan sonra oluyor. 34. hafta sonunda en çok puan toplayan takıma ülkenin ikinci en prestijli kupası olan Supporters' Shield veriliyor! En prestijli kupa olan MLS kupası içinse normal sezondaki performanslarına bakılarak seçilen 10 takım eleme sistemli bir turnuva oynuyorlar. Finale kalan iki takım şampiyonluk için tek maç yapıyorlar.
"Böyle lig mi olur, en iyi takımlar da oynasa böyle bir sistemi olan futbol ligini takip etmem" dediğinizi duyar gibiyim. Sadece siz değil FIFA da resmi olarak bu uygulamayı şiddetle eleştiriyor. ABD Futbol Federasyonunun böyle bir sistemi seçmesinin altında psikolojik nedenler olduğu görüşündeyim. Birincisi, Amerikan kültüründe profesyonel takım sporu turnuvalarının en önemli özelliği kazananın son dakikaya kadar belli olmaması. 34 hafta sonunda hala 10 takımın en büyük kupayı alma ihtimali olmasının sağlanması ve şampiyonun son maça kadar belli olmaması bu heyecanı canlı tutmanın en iyi yolu. Üstelik ABD'deki sporseverlerin basketbol ve beyzbol gibi daha popüler sporlardan alışık olduğu bir format bu.
İkincisi, Amerika'da yalnız fanatiklerin değil büyük kitlelerin ilgisini çekmenin tek yolu hızlandırılmış bir final serisi. Burada çoğu sporsever heyecan uzun süreye yayıldığında bir noktada ilgisini kaybediyor. Geçen ay Manchester United-Arsenal arasındaki FA kupası maçını izlerken Amerikalı arkadaşlardan birinin yaptığı yorum buna en iyi örnek... Bu arkadaş kupa maçlarının yaklaşık 1 ay arayla oynandığını, kazananın belli olmasının neredeyse 6-7 ayı bulduğunu öğrenince önce şoka girmiş sonra da şöyle demişti: "Ben hayatta o kadar uzun süre takip edemem, hem kupanın tüm heyecanı kaçar!"
Futbola olan ilgi arttıkça lig sistemi diğer ülke liglerine benzer bir hal alır mı? Kesin bir şey söylemek zor ama olabilir. Burada taraftar gruplarının talepleri çok önemli. Taraftar profili ve taraftar grupları ile ilgili izlenimler bir sonraki yazıya...
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Okyanusun Ötesinde Futbol 2: ABD'de Taraftar Grupları
Okyanusun Ötesinde Futbol 3: ABD'de Futbol Neden Popüler Değil?
Yan Hakemin Ofsaytla İmtihanı: Ofsayt Kararlarında Görsel Yanılmalar
Panter Kaleci (!) Penaltıda Ne Yapar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder