ABD'de futbolla ilgili genel izlenimlerimi bir önceki yazımda paylaşmıştım. Şimdi gelelim Amerikalı taraftar gruplarına... Taraftar profili deyince ilk aklıma gelen Gül'le yakınlarda izlediğimiz New York Red Bulls - Seattle Sounders karşılaşması...
Sezonun ilk maçı için Red Bulls stadyumuna doğru yürüyoruz. Thierry Henry ve Rafa Marquez'li kadrosuyla (bu aralar Beşiktaş'lı Guti için de nabız yokluyorlar) New York Red Bulls, Seattle Sounders karşısında... Malum, ABD'de futbol çok popüler değil. Bu yüzden, statta Türkiye'de veya Avrupa'da görmeye alışık olduğumuz ateşli bir taraftar grubu beklemiyoruz. Hatta organize bir tezahürat olacağını da sanmıyoruz. Yarı yarıya dolu bir statta sessiz-sakin, izleyicilerin sadece heyecanlı anlarda sesinin çıkacağı, çoğununun sık sık yiyecek-içecek almak için tribündeki yerini terk edip tekrar geri geleceği bir maç bekliyoruz.
Bu düşüncelerle maraton tribünü kapısına doğru yürürken tren istasyonu tarafından gelen büyük bir gürültüyle sıçrıyoruz yerimizden. Yüzlerce kişilik bir grup ellerinde bayraklar, atkılar ve meşaleler, üzerlerinde Red Bulls formaları şarkılar söyleyerek stada doğru gelirken adeta beklentilerimizde nasıl yanıldığımızı gösteriyorlar. Sayıca azlar ama heyecan ve organizasyon olarak bizim Çarşı'yı aratmıyorlar. Görüntü çok hoşumuza gidiyor.
Maç sırasında taraftar gruplarının geleneksel yeri kale arkası. Bu kısım hınca hınç dolu. Stadın geri kalanı ise ne yazık ki başta tahmin ettiğimiz gibi yarı yarıya dolu... Buradaki taraftarların çoğu sandvici, patatesi ve kolası elinde adeta televizyon karşısındaymış gibi maç izliyor. Kale arkasındaki taraftar grubu ise tezahüratlarına maç boyunca aralıksız devam ediyor. Gol olmasıyla birlikte büyük şovları başlıyor ve kale arkası renk ve ışığa boğuluyor! Basketbol, beyzbol veya Amerikan futbolu maçlarında böyle bir şey görmeniz mümkün değil. Futbol buradaki büyük abileri basketbol, beyzbol ve Amerikan futbolundan yavaş da olsa ayrılıyor ve kendi kimliğini oluşturuyor!
Amerikan futbol ligi MLS'deki hemen her takımın bir veya daha fazla taraftar grubu var: New York Red Bulls'un Garden State Taraftarları, Los Angeles Galaxy'nin Angel City Brigade'i, FC Dallas'ın Inferno'su... Şovlarında hem Avrupa hem de Güney Amerika'dan esintiler bulmak mümkün. Her ne kadar ABD'de futbola özgün bir hava katsalar da gerek federasyonun ve kulüp yöneticilerinin, gerekse diğer izleyicilerin bu gruplar hakkında iki büyük kaygısı var: Holiganizm ve ırkçılık. İster istemez herkesin aklına 1985'de Liverpool-Juventus maçında yaşanan Heysel Stadyumu Felaketi veya 1990'larda Belgrad'daki bazı taraftar gruplarının ırkçı milisler olarak savaşa dahil olmaları gibi olaylar geliyor. ABD'deki taraftar gruplarının da böyle istenmeyen bir yöne gideceğinden korkuluyor. Ancak şu ana kadar ciddi bir ırkçılık veya holiganizm vakasına rastlanmış değil. En ciddi sıkıntı bazı taraftar gruplarının küfürlü tezahüratları! (Yabancı gelmedi değil mi?)
Şu an için taraftar gruplarının önündeki en büyük hedef kamuoyundaki bu kuşkuları ortadan kaldırabilmek. Daha sonra üye sayılarının da artmasıyla birlikte hem kulüp sahipleri/yöneticileri ve federasyon üzerinde daha çok etkileri olması hem de oyunu güzelliştirme ve MLS'e özgün bir futbol kültürü oluşmasına katkı yapmaları mümkün olacak gibi.
ABD ülke takımının uluslararası turnuvalarda başarılı olma olasılığı ve lige gelen yabancı hoca ve oyuncuların oyunun gelişimine katkıları ilerleyen yazılarda...
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Okyanusun Ötesinde Futbol 1: ABD'de Futbolla İlgili Notlar
Okyanusun Ötesinde Futbol 3: ABD'de Futbol Neden Popüler Değil?
Yan Hakemin Ofsaytla İmtihanı: Ofsayt Kararlarında Görsel Yanılmalar
Panter Kaleci (!) Penaltıda Ne Yapar?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder