7 Nisan 2014 Pazartesi

Hayırdır Kallstrom, Ramsey, Chamberlain; Gülünecek Bir Şey mi Var Evladım?

Hafta sonu Premier Lig'de sonucu en çok merak edilen maç şüphesiz Everton-Arsenal maçıydı. Şampiyonlar Ligi'ne son bileti kapma yolunda (diğer üç bilet Liverppol, Chelsea ve Manchester City'nin) iki takım için de çok kritik bir maçtı. Son haftalardaki formuyla Everton'ın düşüşte olan Arsenal'ı yenebileceğinden bahsediliyordu ama kimse Martinez'in öğrencilerinin Wenger'in çocuklarını bu kadar çaresiz duruma düşürüp sahadan sileceğini tahmin etmemiştir sanırım. Sonuç: 3-0. Şampiyonlar Ligi bileti için avantaj Everton'da şimdilik.

Maçın yorumları yapılacaktır ama benim için maçın en ilginç anı yukarıdaki fotoğraf oldu. Sosyal medyada bir süredir dolaşan fotoğraf Everton'ın ikinci golünden sonra Martinez ve Lukaku'nun sevincini görüntülüyor ama arkada çok ilginç ve Arsenal taraftarlarını çıldırtan bir durum var: Arsenal yedek kulübesinden Kallstrom, Ramsey ve Chamberlain da Martinez ve Lukaku'nun sevincine bakıp gülümsüyor. Fotoğraflanacaklarını bilseler yapmazlar diye düşünüyor insan ama belki de kontrol edememişlerdir kendilerini ve sızıvermiştir gülümseme yüzlerine, olamaz mı?

Sahiden duygularımızı karşımızdakilere göstermeyip saklamakta ne kadar becerikliyiz? Aslına bakarsanız bu konuda sandığımızdan çok daha iyiyiz. Çoğu zaman karşımızdakinin ne hissettiğimizi söyleyebileceğini düşünürüz ama aslına bakarsanız duygularımızı bastırmak istediğimizde tabiri yerindeyse bir "Poker suratı" takınıp, karşımızdakine bir şey belli etmeyebiliriz. Normalde bizi gülümseten, üzen, kızdıran veya tiksindiren bir şey gördüğümüzde hem yüzümüzün şekli hem de vücut hareketlerimiz otomatik olarak o duyguya göre değişir. Ancak bilinçli olarak ne hissettiğimizi göstermemeye çalışırsak bunda genelde başarılı oluruz. Örneğin Stanford üniversitesinden James Gross araştırmalarında katılımcılardan gördükleri fotoğraflar karşısında duygularını bastırmalarını istemiş. Fotoğrafların uyandırdığı duygu ne olursa olsun (sevinç, üzüntü, tiksinti) katılımcılar duygularını bastırmakta gayet başarılı olmuşlar, örneğin vücutları çok az hareket etmiş, kalp atışları tepki vermemiş fotoğraflara. 

Fakat mesele şu ki duygularımızı saklayabilmek ancak bilinçli olarak ve enerji sarfederek yapılabilecek bir iş. Kendimizi serbest bıraktığımızda ya da vücudumuzun herhangi bir yerinin tepki vereceğini fark etmediğimizde duygular vücudun çeşitli yerlerinden dışarı sızıyor. Bunun en güzel örneklerinden birini Michael Slepian ve arkadaşları poker oyuncularının vücut hareketlerini inceledikleri çalışmalarında veriyorlar. Poker oyuncuları ellerindeki kartlar iyi de olsa kötü de olsa renk vermezler. Yüzlerinden bir şey okumak zordur. Bunun nedeni bilinçli olarak yüz ifadelerini bastırmaları. Ancak vücutlarındaki başka bir yerin tepki verebileceğini düşünmediklerinden poker oyuncuları tüm enerjiyi yüz ifadelerini bastırmaya verir. Slepian ve arkadaşları çok sayıda poker oyuncusunun vücut hareketlerini çalışarak ellerindeki kartların iyi olup olmadığını oyuncuların kol hareketlerine bakarak tahmin etmenin mümkün olduğunu bulmuşlar. Yani duygu bastırılmayan yerden sızmış dışarı.

Gariban Kallstrom, Ramsey ve Chamberlain işte bu durumun kurbanı olmuşlar. O an bastırma gereği hissetmeyince sızıvermiş gülümseme...

Bunlar da ilginizi çekebilir:
MANU Taraftarının Çetin Sınavı: Uzun Vadede Başarı İçin Kısa Vadedeki Kupalardan Vazgeçmek
Teknik Direktörün Başarısı Yüzünden Okunur

Hiç yorum yok: